İçindekiler
- 1 1. DEHB’yi Anlamak: Beyin Kimyasındaki Dengesizlik
- 2 2. Beynin Yakıtı: DEHB Yönetiminde Kritik Besinler
- 3 3. Alevi Besleyenler: Semptomları Kötüleştirebilecek Gıdalar
- 4 4. Bağırsak-Beyin Ekseni: İkinci Beynimiz Ne Diyor?
- 5 Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
- 6 Odaklanmayı ve Beyin Sağlığını Destekleyen Bütüncül Çözümler
Anahtar Bilgiler
- Beslenme Bir Tedavi Değil, Güçlü Bir Destektir: DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu), nörogelişimsel bir durumdur. Beslenme tek başına DEHB’yi “tedavi” etmez, ancak semptomların yönetilmesinde, beynin en iyi şekilde çalışmasında ve ilaç tedavisi/terapi gibi diğer müdahalelerin etkinliğinin artırılmasında hayati bir rol oynar.
- Dopamin ve Besin İlişkisi: DEHB’nin temelinde, beynin ödül, motivasyon ve odaklanmadan sorumlu kimyasalı olan dopaminin düzensizliği yatar. Dopaminin üretilebilmesi için vücudun proteine (özellikle tirozin amino asidi) ve demir, B6 vitamini, çinko gibi yardımcı faktörlere ihtiyacı vardır.
- Omega-3’ün Kritik Rolü: Beynin %60’ı yağdır ve bu yağın önemli bir kısmı Omega-3 (özellikle DHA) yağ asitlerinden oluşur. Omega-3, sinir hücreleri arasındaki iletişimi güçlendirir, sinirsel iltihaplanmayı (nöroenflamasyonu) azaltır ve DEHB’li bireylerde sıklıkla düşük bulunan beyin fonksiyonlarını destekler.
- Kan Şekeri Dengesi = Odaklanma Dengesi: Basit şeker ve rafine karbonhidratlar (beyaz ekmek, şekerli içecekler) kan şekerinde ani yükselmelere ve ardından sert düşüşlere neden olur. Bu “kan şekeri rollercoaster’ı”, DEHB’nin temel belirtileri olan odaklanma güçlüğünü, sinirliliği ve dürtüselliği doğrudan tetikler veya kötüleştirir.
- Mineraller ve Vitaminler Elzemdir: Düşük demir (ferritin) seviyeleri, yorgunluğa ve dikkat dağınıklığına neden olarak DEHB semptomlarını taklit edebilir veya şiddetlendirebilir. Çinko ve magnezyum eksiklikleri de hiperaktivite ve dürtüsellik ile güçlü bir şekilde ilişkilendirilmiştir.
- Katkı Maddeleri ve Alerjenler (Bireysel Tetikleyiciler): Her DEHB’li bireyi etkilemese de, “Southampton Altılısı” olarak bilinen yapay gıda renklendiricileri ve bazı koruyucular (sodyum benzoat gibi), bazı çocuklarda hiperaktiviteyi artırabilir. Gıda duyarlılıkları da (gluten, süt ürünleri) altta yatan bir enflamasyon yaratarak davranışsal semptomlara neden olabilir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), milyonlarca çocuğu ve yetişkini etkileyen, sadece “yaramazlık” veya “tembellik” olmayan, kökleri beynin çalışma şeklinde yatan karmaşık bir nörogelişimsel durumdur. Ebeveynler ve bireyler, DEHB’nin zorluklarıyla başa çıkmak için genellikle terapi, eğitimsel destekler ve gerektiğinde ilaç tedavisi gibi yollara başvururlar. Ancak bu denklemin içinde, çoğu zaman göz ardı edilen ama muazzam bir potansiyele sahip bir faktör daha vardır: Beslenme.
Bir beyin ve sinir cerrahı olarak, beynin bir organ olduğunu ve her organ gibi optimum düzeyde çalışmak için doğru yakıta ihtiyaç duyduğunu vurgulamak isterim. “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur” ilkesi, beynin kimyası söz konusu olduğunda daha da derin bir anlam kazanır. DEHB’li bir beyin, özellikle prefrontal korteksteki sinirsel ağların ve dopamin gibi nörotransmitterlerin farklı çalışmasıyla karakterizedir. Bu sistemlerin yapı taşları, hammaddeleri nereden gelir? Elbette, yediğimiz yiyeceklerden.
“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” düsturuyla, bu makalede, DEHB semptomları ile beslenme arasındaki bilimsel bağı, “Tarladan Sofraya” bir bakış açısıyla inceleyeceğiz. Tabağınıza koyduğunuz yiyeceklerin, bir DEHB’li bireyin odaklanmasını, dürtü kontrolünü ve genel yaşam kalitesini nasıl derinden etkileyebileceğini keşfetmeye hazır olun.
1. DEHB’yi Anlamak: Beyin Kimyasındaki Dengesizlik
DEHB’yi bir davranış sorunu olarak görmeden önce, onun bir beyin fonksiyonu sorunu olduğunu anlamalıyız. DEHB’li beyinlerde, özellikle dikkat, planlama, dürtü kontrolü ve karar vermeden sorumlu olan prefrontal korteks bölgesinde aktivite farklılıkları ve olgunlaşmada gecikmeler görülür.
Bu farklılığın merkezinde dopamin ve norepinefrin adlı iki kritik nörotransmitter (sinirsel haberci) bulunur. Bu kimyasallar, sinir hücreleri arasındaki sinyalleri taşır. DEHB’de bu sinyal sistemi verimli çalışmaz; dopamin ya yetersiz salgılanır ya da sinapslardan çok hızlı geri emilir. Bu durum, beynin sürekli bir “ilgi çekici” veya “uyarıcı” bir şey aramasına neden olur; bu da odaklanamamayı, yerinde duramamayı ve dürtüselliği açıklar.
İşte beslenmenin devreye girdiği yer tam da burasıdır: Beyin, bu nörotransmitterleri sıfırdan üretmek zorundadır ve bunun için gıdalardan gelen ham maddelere ihtiyaç duyar.
2. Beynin Yakıtı: DEHB Yönetiminde Kritik Besinler
DEHB’li bir beynin en iyi şekilde çalışması için bazı besinler diğerlerinden daha kritik bir rol oynar.
A. Protein ve Amino Asitler: Dopaminin Yapı Taşları
Nörotransmitterler amino asitlerden yapılır. DEHB için en önemli amino asit Tirozin‘dir ve Tirozin, doğrudan dopamine dönüştürülür. Bir diğeri olan Triptofan ise mutluluk ve sakinlik hormonu olan Serotonin‘in öncüsüdür.
- Etkisi: Güne protein ağırlıklı bir kahvaltıyla başlamak (örneğin yumurta, yoğurt, peynir), şekerli bir mısır gevreğinden çok daha iyidir. Protein, kan şekerini dengeler ve beyne gün boyu ihtiyaç duyacağı dopamin yapı taşlarını sağlar.
- Kaynaklar: Yumurta, kümes hayvanları, balık, kırmızı et, süt ürünleri, mercimek, nohut, kinoa, kabak çekirdeği.
B. Omega-3 Yağ Asitleri (EPA ve DHA): Beynin Yapısal Yağı
(Bu konuyu “Ders Başarısını Artırmanın Altın Kuralı: Çocuklarda Omega-3 ve Odaklanma İlişkisi” başlıklı yazımızda detaylıca işlemiştik.)
Beyin hücre zarlarının esnekliği, sinyal iletim hızı ve sağlığı doğrudan Omega-3’e bağlıdır. Araştırmalar, DEHB’li çocukların kanındaki Omega-3 seviyelerinin, DEHB olmayan akranlarına göre anlamlı derecede daha düşük olduğunu defalarca göstermiştir.
- Etkisi: EPA ve DHA takviyesi, DEHB’li bireylerde dikkat, odaklanma, dürtü kontrolü ve öğrenme becerilerinde iyileşmelere yardımcı olabilir. Özellikle EPA, beynin anti-enflamatuar mekanizmalarını desteklerken, DHA yapısal bütünlüğü sağlar.
- Kaynaklar: Yağlı soğuk su balıkları (somon, uskumru, sardalya, hamsi), ceviz, keten tohumu, chia tohumu ve yüksek kaliteli balık yağı takviyeleri.
C. Hayati Mineraller: Demir, Çinko ve Magnezyum
Bu mineraller, beynin kimyasal reaksiyonlarında “kofaktör” (yardımcı molekül) olarak çalışır.
- Demir (Ferritin): Demir, dopamini üreten enzimin çalışması için şarttır. Düşük demir depoları (anemi olmasa bile, sadece düşük ferritin seviyesi), yorgunluk, “beyin sisi” ve huzursuz bacak sendromu gibi DEHB semptomlarını şiddetlendirir. DEHB’li çocuklarda demir eksikliği oranı çok yüksektir.
- Çinko: Çinko, dopaminin düzenlenmesine yardımcı olur ve beynin sinirsel sinyallere verdiği yanıtı iyileştirir. Çinko eksikliği, dikkat eksikliği ve dürtüsellik ile ilişkilidir.
- Magnezyum: “Sakinleştirici mineral” olarak bilinir. Beyindeki sinirsel aktiviteyi yatıştırmaya yardımcı olur. Eksikliği, hiperaktivite, anksiyete ve uyku bozukluklarını (DEHB’lilerde sık görülür) kötüleştirebilir. Genellikle B6 vitamini ile birlikte çalışarak etkinliğini artırır.
3. Alevi Besleyenler: Semptomları Kötüleştirebilecek Gıdalar
DEHB’ye neyin “neden olduğunu” tartışmak yerine, neyin semptomları “tetiklediğini” veya “kötüleştirdiğini” anlamak daha pratiktir.
A. Şeker ve Rafine Karbonhidratlar: Kan Şekeri Rollercoaster’ı
DEHB’li bireylerin, özellikle de çocukların, şekerli ve işlenmiş gıdalara karşı güçlü bir istek duyması yaygındır. Bu, beynin hızlı bir dopamin artışı arayışının bir yansıması olabilir.
- Sorun: Şekerli bir içecek, tatlı veya beyaz ekmek tüketildiğinde, kan şekeri hızla fırlar. Vücut buna karşılık olarak insülin salgılar ve kan şekerini hızla düşürür. Bu düşüş (hipoglisemi), odaklanmanın tamamen kaybolmasına, şiddetli sinirliliğe, yorgunluğa ve dürtüselliğe neden olur. Bu durum, DEHB semptomlarının adeta bir karikatürü gibidir.
- Çözüm: Basit şekerleri, kompleks karbonhidratlarla (tam tahıllar, yulaf, baklagiller, sebzeler) değiştirmek. Protein ve sağlıklı yağlarla birlikte tüketilen karbonhidratlar, kan şekerinin daha yavaş ve dengeli yükselmesini sağlar.
B. Yapay Gıda Katkı Maddeleri: “Southampton Altılısı”
Bu konu tartışmalı olsa da, birçok klinik çalışma ve ebeveyn raporu, belirli bir alt grubun yapay gıdalara karşı aşırı duyarlı olduğunu göstermektedir.
- Tetikleyiciler: Özellikle “Southampton Altılısı” olarak bilinen yapay gıda renklendiricileri (E110, E104, E122, E129, E102, E124) ve koruyucu sodyum benzoat (E211), DEHB’li olsun veya olmasın, bazı çocuklarda hiperaktiviteyi artırabilir.
- Çözüm: “Tarladan Sofraya” felsefesini benimseyerek, mümkün olduğunca paketli, işlenmiş ve parlak renkli gıdalardan kaçınmak ve taze, bütün gıdalara yönelmek en güvenli yoldur.
C. Gıda Duyarlılıkları ve Alerjiler
DEHB’li bireylerin gıda alerjilerine veya duyarlılıklarına (intolerans) sahip olma olasılığı daha yüksek olabilir. Teşhis edilmemiş bir gluten veya süt ürünü duyarlılığı, bağırsaklarda ve dolayısıyla beyinde (bağırsak-beyin ekseni yoluyla) kronik bir enflamasyona yol açabilir. Bu “nöroenflamasyon”, davranışsal sorunlar, beyin sisi ve sinirlilik olarak kendini gösterebilir.
Önemli Not: Bir gıdayı “potansiyel tetikleyici” olarak kesmeye karar vermeden önce mutlaka bir uzmana (doktor veya diyetisyen) danışılmalıdır. Gereksiz yere besin gruplarını çıkarmak, daha ciddi besin eksikliklerine yol açabilir.
4. Bağırsak-Beyin Ekseni: İkinci Beynimiz Ne Diyor?
Modern tıp, artık bağırsaklarımızı “ikinci beyin” olarak adlandırıyor. Bağırsaklarımızda yaşayan trilyonlarca bakteriden oluşan mikrobiyota, ruh halimizi, bağışıklık sistemimizi ve hatta beyin fonksiyonlarımızı doğrudan etkiler.
- DEHB Bağlantısı: Araştırmalar, DEHB’li bireylerin bağırsak mikrobiyotasının, olmayanlara göre farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır.
- “Sızıntılı Bağırsak” (Leaky Gut): Kötü beslenme, bağırsak duvarının geçirgenliğini artırabilir. Bu durum, tam sindirilmemiş gıda parçacıklarının ve toksinlerin kan dolaşımına sızmasına neden olur. Bağışıklık sistemi bu parçacıklara saldırarak sistemik bir enflamasyon başlatır. Bu enflamasyon kan-beyin bariyerini aştığında “nöroenflamasyon”a yol açarak DEHB semptomlarını kötüleştirir.
- Çözüm: Bağırsak sağlığını desteklemek için probiyotik (kefir, ev yapımı yoğurt, turşu) ve prebiyotik (pırasa, soğan, sarımsak, enginar gibi lifli gıdalar) açısından zengin bir diyet benimsemek.
Aşağıdaki tablo, DEHB dostu bir beslenme modelinin temel taşlarını özetlemektedir:
| Odaklanılması Gerekenler (Destekleyiciler) | Sınırlandırılması Gerekenler (Kötüleştiriciler) |
| Yüksek Kaliteli Protein (Yumurta, Balık, Tavuk, Baklagiller) | Basit Şeker (Şekerlemeler, Tatlılar, Şekerli İçecekler) |
| Omega-3 Yağları (Somon, Ceviz, Keten Tohumu) | Rafine Karbonhidratlar (Beyaz Ekmek, Beyaz Pirinç, Pastane Ürünleri) |
| Kompleks Karbonhidratlar (Yulaf, Kinoa, Tam Buğday, Sebzeler) | Yapay Renklendiriciler (Parlak renkli atıştırmalıklar, içecekler) |
| Mineraller (Demir, Çinko, Magnezyum) (Kırmızı Et, Ispanak, Kabak Çekirdeği) | Koruyucular (Sodyum Benzoat vb. içeren paketli gıdalar) |
| Vitaminler (Taze Meyve ve Sebzeler) | İşlenmiş Etler (Salam, Sosis) |
| Probiyotik/Prebiyotik Gıdalar (Kefir, Yoğurt, Lifli Gıdalar) | Trans Yağlar (Fast food, margarin, bazı cipsler) |
Bu sorunun cevabı kesin bir hayırdır. Beslenme, DEHB yönetiminde inanılmaz derecede güçlü bir araçtır ancak yapbozun sadece bir parçasıdır. DEHB’li bir bireyin potansiyeline tam olarak ulaşması için bütüncül bir yaklaşım şarttır:
- Doğru Tanı ve Tıbbi Takip: DEHB tanısı mutlaka bir uzman (çocuk psikiyatristi veya psikiyatrist) tarafından konulmalıdır. Gerekli görüldüğünde ilaç tedavisi, semptomların yönetilmesinde son derece etkili olabilir. Beslenme, bu tedavinin etkinliğini destekler, onun yerine geçmez.
- Terapi ve Eğitim: Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve DEHB koçluğu, bireye zaman yönetimi, organizasyon ve dürtü kontrolü becerileri kazandırır.
- Yeterli Uyku: Uyku eksikliği, DEHB semptomlarını felaket düzeyde kötüleştirir. Beynin kendini onarması ve sıfırlaması için kaliteli uyku şarttır.
- Düzenli Egzersiz: Egzersiz, beynin doğal yoldan dopamin ve serotonin üretmesinin en etkili yollarından biridir. Günde 30 dakika hareket etmek bile büyük fark yaratır.
Sonuç olarak, DEHB’li bireylerin beslenmeyle ilişkisi, diğer bireylerden daha hassas ve önemlidir. Tabağınıza koyduğunuz her seçim, beyninize ya odaklanmasını kolaylaştıracak bir yapı taşı ya da kafasını karıştıracak bir sinyal gönderir. Beslenme bir tedavi olmasa da, DEHB’li bir beynin potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için kullanabileceğimiz en güçlü, en erişilebilir ve en doğal destek mekanizmasıdır. “Tarladan Sofraya” uzanan bu bilinçli beslenme yolculuğu, DEHB ile yaşamı daha dengeli, odaklı ve huzurlu bir hale getirme yolunda atılacak en değerli adımlardan biridir.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. Oğlum/kızım DEHB’li ve çok seçici bir yiyici. Ne yapmalıyım?
Bu, DEHB’li çocuklarda çok sık rastlanan bir durumdur. Duyusal hassasiyetler veya dürtüsellik, yemek seçiciliğine neden olabilir. Çözüm:
- Baskı Yapmayın: Yemek saatlerini bir savaş alanına çevirmeyin.
- Gizli Besinler: Sebzeleri ve sağlıklı yağları (avokado, ceviz) sevdiği yemeklerin içine (köfte, makarna sosu, smoothie) gizlemeyi deneyin.
- Takviyeleri Düşünün: Eğer beslenmeyle yeterli Omega-3, demir, çinko ve magnezyum alamadığından eminseniz, bu eksiklikleri gidermek için bir hekime danışarak kaliteli takviyeler kullanmak çok önemlidir.
- Rutini Koruyun: Öğün saatlerini düzenli tutmak, kan şekerinin düşmesini engeller.
2. DEHB için kafein tüketimi iyi mi kötü mü?
Bu karmaşık bir konudur. Kafein, Ritalin veya Adderall gibi DEHB ilaçlarına benzer şekilde bir uyarıcıdır (stimülan). Bu nedenle, bazı yetişkin DEHB’liler kafeinin odaklanmalarına yardımcı olduğunu bildirir. Ancak kafein, aynı zamanda anksiyeteyi, sinirliliği ve uyku bozukluklarını (ki DEHB’de zaten yaygındır) tetikleyebilir. Çocuklar için kafein tüketimi kesinlikle önerilmez. Yetişkinler ise fayda ve zararlarını dikkatle tartmalı, özellikle uyku kalitelerini nasıl etkilediğini gözlemlemelidir.
3. Tüm DEHB’liler gluteni ve sütü kesmeli mi?
Hayır. Bu genel bir kural değildir. Ancak, eğer bir bireyde DEHB semptomlarına ek olarak inatçı sindirim sorunları, cilt problemleri, alerjiler veya baş ağrıları gibi belirtiler de varsa, altta yatan bir duyarlılıktan şüphelenilebilir. Bu durumda, bir uzmanın rehberliğinde 3-4 haftalık bir eliminasyon diyeti (bu gıdaları tamamen çıkarıp sonra teker teker geri ekleyerek semptomları gözlemleme) denenebilir.
4. Beslenme değişikliğinin etkilerini ne zaman görürüm?
Bu kişiden kişiye değişir. Kan şekerini dengelemek (şekeri kesmek ve proteini artırmak) gibi değişikliklerin etkileri birkaç gün içinde bile fark edilebilir (daha az sinirlilik, daha iyi odaklanma). Ancak Omega-3 veya mineral eksikliklerini gidermek gibi hücresel düzeydeki değişikliklerin gözle görülür hale gelmesi 6 ila 12 hafta sürebilir. Anahtar kelime tutarlılıktır.
5. “DEHB Diyeti” diye bir şey var mı?
Katı kuralları olan tek bir “DEHB Diyeti” yoktur. En etkili yaklaşım, yukarıda bahsedilen “DEHB Dostu Beslenme Modeli”dir: Taze, bütün, işlenmemiş gıdalardan zengin, protein ve sağlıklı yağları önceliklendiren, şeker ve katkı maddelerinden fakir bir beslenme planı. Akdeniz diyeti, bu tanıma en çok uyan mükemmel bir başlangıç noktasıdır.
Odaklanmayı ve Beyin Sağlığını Destekleyen Bütüncül Çözümler
DEHB yönetiminde beslenmenin kritik rolünü desteklemek ve beynin ihtiyaç duyduğu temel yapı taşlarını sağlamak için hedefe yönelik takviyeler, bütüncül yaklaşımın önemli bir parçası olabilir.
- Dr. Şen Omega-3 Koenzim Q10
- İçerik: Omega-3 (EPA ve DHA), Koenzim Q10 ve D3 Vitamini.
- Kullanım Amacı: DEHB ile mücadelede birincil destektir. Yüksek EPA ve DHA içeriği, sinirsel iletişimi ve beyin fonksiyonlarını doğrudan destekler. Koenzim Q10, hücresel enerji üretimine katkı sağlar.
- Dr.Şen FocusOn
- İçerik: Ginkgo Biloba, L-Karnitin, Taurin, Koenzim Q10, Glutatyon ve Alfa Lipoik Asit.
- Kullanım Amacı: Zihinsel berraklık ve odaklanmayı artırmaya yönelik özel olarak formüle edilmiştir. Ginkgo Biloba beyne giden kan akışını desteklerken, diğer antioksidanlar beyni strese karşı korur.
- Dr. Şen Multivitamin Multimineral
- İçerik: Temel vitaminler ve mineraller (B kompleksi, Çinko, Magnezyum, Selenyum, Likopen, Lutein).
- Kullanım Amacı: DEHB’de yaygın olarak görülen Çinko ve Magnezyum eksikliklerini gidermeye yardımcı olur. B vitaminleri (özellikle B6), nörotransmitter üretimi için kritik öneme sahiptir.
- Dr.Şen TasNax
- İçerik: Magnezyum, Melisa, Çarkıfelek (Passiflora), Karabaş Otu.
- Kullanım Amacı: DEHB’ye sıklıkla eşlik eden hiperaktivite, anksiyete ve uyku sorunlarını yönetmek için tasarlanmıştır. “Sakinleştirici mineral” olan Magnezyum ve sinir sistemini yatıştıran bitkisel ekstreler içerir.
Kesinlikle İçermez! Tüm ürünlerimiz renklendirici, yapay aroma, tatlandırıcı ve koruyucu maddeler kullanılmadan üretilmiştir. Gluten, buğday, maya, soya ve süt ürünleri gibi potansiyel alerjenleri barındırmaz. Ağır metallerden arındırılmıştır. Genetik olarak değiştirilmiş organizmalar (GDO) içermez. Şeker, tuz ve nişasta eklenmemiştir.
Saklama Koşulları ve Uyarılar: Lütfen her ürünün kendi ambalajı üzerindeki saklama koşulları ve uyarılar bölümünü dikkatlice okuyunuz. Genel olarak ürünler çocukların ulaşamayacağı yerlerde, 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında, direkt güneş ışığından korunarak orijinal ambalajında saklanmalıdır. Takviye edici gıdalar normal beslenmenin yerine geçmez ve hastalıkların önlenmesi veya tedavi edilmesi amacıyla kullanılmaz. Hamilelik ve emzirme döneminde, ya da hastalık veya ilaç kullanımı durumlarında doktorunuza danışınız.
*Reklam ve ürün tanıtımı içerir.















